İsrail Büyükelçisi ile özel sohbet (2)
İsrail Büyükelçisi ile özel sohbet (2)
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy ile yaptığımız sohbetimizi dün kaldığımız yerden sizlere aktarmaya devam edeceğim ey kayda geçen okur... Önce...
Sıradaki soru/cevaba geçmeden, bendenizin uzun bir giriş bölümü var; Ortadoğu’da güç dengeleri arasındaki bir sırat köprüsünde duruyoruz... Sürekli körüklenen Şii-Sünni gruplar arasındaki gerginlikte İran’ın Şii dünyası üzerindeki etkisini yıkmak amacıyla karşısına etkili bir Sünni ittifak dikmek ve bu ittifakın başına da ‘Sünni ! Türkiye’yi getirme projeleri’ ve de okyanus ötesinde masa başı üretim ithal ‘light İslam-ılımlı İslam’ projesinin meçhul perde arkası hepimizde rahatsızlık yaratıyor.
Burada durup, Genelkurmay Başkanımız Sayın Büyükanıt’ın geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Harp Akademileri’nde SAREM tarafından düzenlenen ‘Ortadoğu’nun Sorunları’ başlıklı sempozyumda yaptığı konuşmayı hatırlayalım... Yaşar Paşa ‘Türkiye’nin önüne bazı sıfatlar takmaya çalışanlar var. Türkiye demokratik, laik ve çağdaş bir ülke olarak kimseye biat etmeyecektir. Türkiye’ye kimse bu tür şeyleri dayatamayacaktır’ diye konuşunca sempozyumun ilk bölümünün ardından verilen çay arasında biz gazeteciler ısrarla bu konunun üzerine gidip, ‘Türkiye devletinin başına bazı sıfatlar takılıyor’ derken ‘ılımlı İslam’ı mı kastettiniz?’ diye sorunca da Yaşar Paşa’nın cevabı da açık, net ve de kesin olmuştu; “EVET ki ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’le yaptığım görüşmede kendisini de uyardım ve ‘Ilımlı İslam demeyin’ dedim. Dünyada hiçbir ülkenin, İran falan hariç, demokratik bir ülkenin önünde (Sünni veya ılımlı İslam ve benzeri tanımları kastederek) sıfat yoktur. O halde ABD’yi nasıl tanımlayacağız? Hıristiyan mı diyeceğiz? Böyle bir şey olmaz...”
Evet, bu kadar geniş bir çember çizdikten artık ben susayım ve bu genel çerçeveye dair Sayın Levy’in değerlendirmesini okuyalım. Büyükelçi Gabby Levy kısa ama bir yorumla sözü bağladı; ‘Elbette ülkelerin, devletlerin isminin önüne bu ve benzeri tanımlamaların yakıştırılmasını bizler de uygun görmüyoruz, görülemez, kabul edilemez de...’
Ve.. Türk kamuoyunda, İsrail-Türkiye ilişkilerinde rahatsızlık yaratan bir konuya gelelim, İsrail’in Kuzey Irak’taki peşmerge gruplara, Kürtçü gruplara gizlice lojistik destek verdiği, Barzani’nin Kürt devleti planlarına kapalı kapılar ardındaki politikalarla yeşil ışık yakıldığı iddialarını da Büyükelçi Levy şiddetle reddediyor;
“Öncelikle şu konu kesin ve net olarak bilinmelidir ki; biz İsrail Devleti olarak terörle mücadele konusunda her zaman Türkiye’nin yanındayız ve yanında olacağız.
PKK bir terör örgütüdür ve Türkiye terör örgütü PKK’ya karşı, bir terör örgütüyle nasıl hangi metotla mücadele edecek ise gerekeni yapacaktır, biz de destekliyoruz.
Sorunuzun diğer bölümüne gelince, bizim Irak’taki Kürt gruplarıyla Saddam döneminde ilişkimiz olmuştu ama şimdi görüşmüyoruz. Türkiye gibi büyük bir ülkeyi karşımıza alıp Kürt gruplarıyla ilişkiye girmek aptallık olur. İsrail Türkiye ile ilişkilere bu denli önem verir iken neden böyle bir hata yapsın? Bu yönde atılan iddialar kesinlikle doğru değil. Türkiye İsrail’den ne gibi bir katkı isterse biz vermeye hazırız. Terörle mücadele konusunda da biz daima Türkiye’nin tarafındayız.
Biz Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz, bunun dışında hiçbir plana projeye sıcak bakmıyoruz, dolayısıyla da Kuzey Irak’ta bir Kürt devletine sıcak bakmamız da düşünülemez, olmaz.”
Yaklaşık 2 saat süren, önemli mesajların yer aldığı bu sohbetimiz için Sayın Levy’e tekrar teşekkür ediyorum. Sohbetin başında da belirtiğim gibi Türkiye’de bizler kendi iç siyasi çekişmelerimizin girdabında boğdurulmaya çalışıyor iken siz arif okurların ufkuna dış dinamiklerin labirentteki etkileri adına farklı bir pencere açmak istedim efendim... Büyük fotoğraflar albümünüze sunuldu...
'Güler Kömürcü tarafından yazılan bu makale, 20.06.2008 günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.'
